
Otobüsle uzun yolculuk yapmak aslında keyifli olabilir. Birde yanınızda kafa dengi bir arkadaşınız ve multimedya aletleriniz (USB bellek içinde film, tablet bilgisayar vb.) varsa yolun nasıl geçtiğini farketmeden istediğiniz yere varırsınız. Ama otobüs yolculuğu çoğunlukla şans işidir, neye bineceğiniz, kimle bineceğiniz hiç belli olmaz. İşte bu talihsiz durumları listeledik, hayatınızın en kötü yolculuğuna hazır olun. Olabilecek en kötü senaryoyu hazırlıyoruz...
Diyelim ki bayram tatili için memlekete ailenizin yanına gideceksiniz, tatil planınız son anda belli oldu, tüm firmaları araştırdığınızda hiç bilet kalmadığını görüyorsunuz, şanslıysanız ek otobüs eklendiğinde bir yer bulabilirsiniz. Evet! bir koltuk kalmış Mercedes 403 arabası, 46 numara. Kendisi en arka olur.
Otogara gelirsiniz bi' curcuna. Sanki kimyasal silah atılmışta herkes şehri terk ediyor. O kalabalıkta seyahat firmasının ofisini bulup, bileti kestirdikten sonra, otobüsün bulunduğu perona gitmek için çok atletik olmanız gerekiyor. Sağlı sollu kıvrılarak ilerlemek en hızlı yöntem.
En önden başlayarak koltuk kenarlarında numaranızı arayarak gitmenize gerek yok. Numara: 46. En arka sağ. Yerinizi bulmakta zorlanmayacaksınız. Ortadan binin sola kaptırın, yol bitince sol tarafa oturun.
...tabi sizden önce biri oturmadıysa. Numaranızda başka biri oturuyor. Bi' an göz göze gelirsiniz. Kaş göz işareti yaparsınız. Biletinizi kontrol edersiniz, koltuğu kontrol edersiniz sonra adama tekrar bakarsınız. Oturan adamda şüphelenir, biletini çıkarır kontrol eder. İkisi de 46. Ek arabada olur böyle şeyler. Tartışma başlar, sorun çözülmez, muavin olaya el koyar. Sen internetten bileti almışsın, aynı koltuğu acenteden da o almış. Sen oturcan, ben oturcam kavgasından sonra. Diğer adam teyzesinin yandaki koltuğa gönderilir, o koltukta oturan yeğenini de kucağına alır. Arabada tanıdığınızın olmamasına dua edin.
Araç büyük bir gürültüyle başlar. Gürültüyü duymamak imkansız, tam altınızda dev bir V6 motor var. Tekerleğinde üstünde olmanızdan dolayıda her sarsıntıyı ilk siz hissedeceksiniz.
...olsa iyiydi. Bu araçta hiç bir şey yok. Varsa ancak telefonunuzla veya MP3 player ile zamanı hızlandırabilirsiniz. Şansınız varsa otobüsteki 2 küçük ekranda Kemal Sunal filmi oynatırlar.
Multimedyalı araçta karşılaşabileceğiniz o kadar sorun var ki ayrı bir liste lazım:
Her uzun yolculuğun olmazsa olmazlarındandır ağlayan bir bebek. Senin bile sevmediğin bu yolculuğu o bebek niye sevsin. En azından o ağlayabiliyor.
Kaynağını kestiremediğiniz bir ses duyarsınız. Sanki biri boğuluyor ve okuması gereken metni önüne koymuşlar da zorla okutuyorlar gibi. Ne olduğunu anlamadan dinlenme tesisinde kendinizi bulursunuz. Artık ne zaman o boğulan adamı duysanız, tesise yaklaştığınızı bilin. Sanırım bayram arifesi ve bir gün öncesi şehirlerden çok şehirler arası yollarda nüfus daha fazladır. Herkes yolda. Mola yerleri tıklım tıklım. O yarım saatte tuvalete gidip, yemek yiyip, araca geri dönebilmek için yine kıvraklığınızı konuşturmanız gerekecek.
Uyuma Zamanı
Akşam olmuştur, kaptan koridor ışıklarını kapatır. Bulunduğunuz koltuğun en iyi özelliğini hatta tek iyi özelliğini kullanmaya geldi. En arka koltuk uyumak için oldukça ideal ve geniş. Koltuğu yatırın sonuna kadar, diz mesafesi de oldukça çok zaten, yaylanarak giderebilirsiniz. Şunları aşabilirseniz:
Yolculuğun her çilesini çekmişsinizdir. Zorda olsa memleketinize ulaştınız. Bir minibüse atlar evin yolunu tutarsınız. Tam evin önünde minibüsten inerken kuzenin bir araba ile geldiğini görürsünüz. "Arabası da yoktu. Bu nerden çıktı" diye bi' afallarsınız. Kuzen cool bir şekilde arabadan iner, siz terden sucuk olmuşken onda hiçbir şey yoktur. Selam vermeden "Bu araba da nerden çıktı" diye hemen sorarsınız...